29 Ağustos 2010 Pazar

Yayla Çorbası ve Patatesli Çiğ Köfte

Uzun zamandır yapmadığım bir çorbaydı yayla çorbası:
Malzemeler:
Bir çay bardağı pirinç
Bir kase sulu yoğurt
Bir kaşık biber salçası
2 kaşık zeytinyağ
İsteğinize göre pul biber
Tuz
Kuru nane
Kıvamına göre su


Yapılışı:
Suda pirinç haşlanır,diğer malzemeler ilave edilir,bir taşım kaynatılır.Servise hazır.
Afiyet olsun.

Dün işyerinde o kadar bahsedildiki canım çekti eve geldim hemen işe koyuldum ve patatesli çiğ köfte:

Malzemeler:
4 adet orta boy patates
1-1,5 kase ince bulgur
5-6 dal taze soğan
3 kaşık biber salçası
Yarım kase maydanoz
Pul biber,kimyon,tuz
Bir adet büyük boy domates
2 kaşık zeytinyağı
1 kaşık nar ekşisi

Yapılışı:
Patatesler haşlanır,soğan ve maydonoz ince ince kıyılır,domates doğranır ve tüm malzemeler çiğ köfte tepsisinde krem kıvamına gelince kadar yoğrulur.Eğer kuru gibi gelirse çok az su ilave edilir tekrar yoğrulur.sıkılarak servis yapılır.

Afiyet olsun.



26 Ağustos 2010 Perşembe

Fırında Makarna

Uzun zamandır yapmadığım ve eşiminde hasretle beklediği bir yemek fırında makarna.Geçenlerde aklıma düşürdü hemencecik yapayım dedim.Bu sefer biraz değişik olsun dedim beşamel sosuna biraz salça koydum,diğer türlü çok beyaz oluyordu.

Malzemeler:
1 paket fiyonk makarna
3 su bardağı süt
4 yemek kaşığı un
3 yemek kaşığı zeytinyağı
2 yemek kaşığı biber salçası
Büyük bir kase kaşar rendesi


Yapılışı:
Makarnalarınızı çok hamur olmayacak şekilde haşlayın.Diğer tarafta unu zeytinyağında kavurun içerisine sütü ilave edin mikserle karıştırarak koyulaşana kadar pişirin(koyulaşmazsa çaktırmadan 1 kaşık un daha ilave edebilirsiniz)en son salçasını koyun mikserle karıştırın.Haşladığınız makarnaları fırın tepsisine boşaltın,üzerine bu sosu ilave edin,karıştırın ve karışımı tepsiye yayın.Önceden 180 derecede ısıtılmış fırına sürün,15 dakika kadar pişirin üzerine kaşarı dökün,kaşarlar eriyinceye kadar 2-3 dakika daha pişirin.Servis yapın.

Afiyet olsun:)))

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Haşhaşlı Çörek...

Artık yemeklerden sıkıldım bu aralar yemek yapmaktan sıkıldım,iftar sofrasına aç kurt gibi oturyoruz doğdu düzgün bişey yiyemeden suyla tıkanıyoruz bugünde basit bişeyler yapim dedim.
İşte bugünkü menüm;
Mahluta çorbası
Domatez soslu makarna
Çoban salata
Komposto
Haşhaşlı çörek

İçlerinde tarif olarak haşhaşlı çöreği seçtim.Başka zamanda diğer tarifleri vermeye çalışacam.



Malzemeler:(4-5 kişilik)

2 su bardağı un
Yarım paket kuru maya
Yarım çay bardağı sıvı yağ
Yarım çay bardağı süt
1 tatlı kaşığı tuz
2 çorba kaşığı şeker
Alabildiği kadar ılık su

İç Malzemesi:

3 çorba kaşığı ezilmiş haşhaş
2 çorba kaşığı zeytinyağ
Yarım çay bardağı orta irilikte ceviz

Yapılışı:

Unu,tuzu,şekeri,mayayı karıştırın ortasını açın sütü,sıvı yağı ve alacağı kadar ılık suyu ilave edin yoğurunve üzerini kapayıp hamurun kabarmasını bekleyin.Diğer tarafta haşhaşla zeytinyağını bir kasede karıştırın.Hamuru tezgah üzerinde dikdörtgen şeklinde açın üzerine haşhaşlı karışımdan her tarafına gelecek şekilde sürün üzerine cevizleri serpiştirin ve sararak rulo yapın.Bu ruloyu 2 parmak kalınlığında kesin tepsiye dizin.Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında
20 dakika kadar pişirin.
Afiyet olsun:))))

12 Ağustos 2010 Perşembe

İLK İFTAR...

Dün akşam ilk iftarımızdı Allah kabul ederse.
Eve 6 da gittim,Maraş'ın iftar saati 19:40 ,iftara kadar eşiminde yardımlarıyla yemekleri yetiştirdim yetiştirmesinede,doğru düzgün yiyemedim.Çorbamı güzelce içtim ama sonra sanki kesildim,yarım kabak yedim az da salata yememle midem bulanmaya başım ağramaya başladı.hemen yatağa uzandım,eşim kahve yaptı içtim ama nasıl içtim bilmiyorum.Öylece uyuya kalmışım.Eşim namaza gitti geldi elinde bir bardak sütle başımda beni uyandırdı nasıl içtim nasıl tekrar uyudum anlamadım.Sahurda da aynı şekilde ruh gibi dolandım,gözlerim kızarık geziyorum iş yerinde de.Öğlen arasında odamın kapısını kapattım 1 saat vurdum kafayı yattım valla:)))

O yorgunluğumda yaptığım yemeklerin resmini de çekmeyi ihmal etmedim işte ilk iftar menüm:


İlk olarak domatez çorbası,

sonrasında fırında kayık kabak ve çoban salata.

tatlı olarak güllaç vardı ama inanın ben yiyemeyince eşimde yemek istemedi yani servisini yapamadım o yüzden resminide çekmedim.Sahurdada ıspanaklı böreğimiz vardı.Yine halsizlikten onuda çekemedim.

Herkese hayırlı iftarlar,afiyet olsun:)))

11 Ağustos 2010 Çarşamba

HOŞGELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN


İslâmın beş şartından üçüncüsü Ramazan ayında oruç tutmaktır. Ramazan orucu, hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır.

Oruç, niyet ederek tanyerinin ağarmaya başlamasından itibaren, akşam güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve karı-koca ilişkisinde bulunmamaktır.Ramazan ayı, müslümanlar için kutsal ve çok mübarek bir aydır. İslâm güneşi bu ayda doğmuş, dünyayı aydınlatan Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim bu ayda inmeye başlamıştır. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi bu ayın içindedir. İçimizi kötü düşüncelerden, dışımızı çirkin davranışlardan temizleyen oruç bu ayda tutulmaktadır.

Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Ola ki, korunup sakınırsınız." (48)Oruç, bizi dünyada kötülüklerden sakındıran, ahirette cehennemden koruyan ve günahlarımızın bağışlanmasına vesile olan önemli bir ibadettir. Sevgili Peygamberimiz şu müjdeyi veriyor: "Kim inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." (49)

Orucun Faydaları

a) Oruç, Ahlâkımızı Güzelleştirir:Oruç, bize daima Allah'ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Kalbimizi kötü duygu ve düşüncelerden temizler, başkalarına fenalık yapmaktan korur. Oruç, bize en güzel ahlâkî davranışları kazandırarak adeta melekleştirir.Orucun farz olmasındaki hikmet, Allah'a karşı kulluk görevini yerine getirmek ve kötülüklerden sakınmaktır.

b) Oruç, Merhamet ve Yardım Duygularını Geliştirir:Hayatında açlık nedir bilmeyen varlıklı bir kimse, yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi anlayamaz. Fakat bu kişi oruç tutarsa açlığın ne olduğunu anlar ve yoksulların sıkıntılarını yüreğinde daha iyi hisseder, onlara karşı şefkat ve merhamet duyguları uyanır. Bunun sonucu olarak da yoksullara yardım elini uzatır, sıkıntılarını gidermeye çalışır.

c) Oruç Tutmak İnsanı Sağlıklı Yapar:Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz."(50)Senenin onbir ayında yorulan sindirim organları oruç sayesinde dinlenir. Bilim adamları, orucun sağlık yönünden vücudumuza bir çok faydaları olduğunu belirtmişlerdir. Nobel tıp armağanı kazanan ünlü Fransız bilim adamı Doktor Aleksi Karel oruç hakkında şunları söylüyor: "Oruç sırasında vücutta depo edilmiş besin maddeleri harcanır, sonradan bunların yerine yenileri gelir, böylece vücutta bir yenilenme olur. Oruç sağlık bakımından çok faydalıdır."(51)

d) Oruç, İnsana Sabırlı Olmayı Öğretir:Oruç tutmakla, belirli bir zaman yeme, içme arzusuna karşı koyan kişi, hayatta karşısına çıkabilecek güçlüklere kolaylıkla sabreder, acılarave sıkıntılara dayanır, iradesi güç kazanır. Gerektiğinde düşmanla savaşmaktan yılmaz, bu uğurda karşısına çıkabilecek zorluklara dayanmasını bilir.

11 ayın sultanı Ramazan ayının tüm müslüman alemine hayırlara vesilere olmasını diler hayırlı dileklerinizin kabul olmasını temenni ederim.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

VE BENDE TATİLE GİTTİM:)))

Gittim gittim ama sadece bir hafta sonucuk:))Gitmeden 2 saat öncesine kadar iptal bile olabiliyordu benim ek görevim yüzünden neyseki halloldu ve yola çıktık.Nereye mi?İskenderun Arsuz'a.Size yol üzerindeki manzaralarla biraz baş başa bırakim.



Yol boyunca resimdende görüldüğü gibi bir tarafımız Amanos dağları bir tarafı akdeniz olan iskenderun.Ben ilk defa gittim İskenderun'a ve çok beğendim herkese tavsiye ederim.İlk gün deniz tertemizdi denize ve otelin havuzuna girdik,fakat ikinci gün deniz bize biraz kirli gibi gelince sadece havuza girmekle yetindik.2 gün olunca sudan çıkmak istemedik resmen sürekli güneş kreminden sürmüş olsakda suda durduğumuzdan azıcıkda olsa omuzlarımızda bir yanma acısı var.Ama inanın hiç umruda değil,benim canım çok kıymetlidir başka zaman olsa yanıyorum diye feryat eden ben şimdi hiç sesim çıkmıyor desem doğrudur.Eşim çok acıyormu diye soruyor yooo pek değil diye yanıt veriyorum:))))Onunda biraz yandı o bu konularda çok dayanıklı maşallah.Acısada acıyor demez.

Kaldığımız otelin yantarafında,uzun zamandır kullanılmayan bir tersane vardı,orada bulunan gemiler yıkıntı halinde dikkatimizi çekti sizinde görmenizi istedim.


Bunlarda otelin odasından havuzundan görünen manzaralar.Havuzla deniz aynı hizada ve yan yana yapılmış sanki denizdeymişsiniz gibi.Havuz kuyu suyuyla doluyor bir ara yeni temizlendi girdik otelin sahibi küçük bir şaka yaptı konuklarına buz gibi kuyu suyunun borusunu eline alarak havuzda kim varsa üzerine tuttu hem eğlendik hem serinledik doğrusu.



Burasıda Arsuz'da bulunan bir disco,mekanın içini çok beğendiğim için paylaşmak istedim.Öncesindede Arsuz'un sosyete pazarına gittik,neler vardı neler anlatamam.
İşte kısa bir tatil böylece bitti gitti dönerken çok üzüldüm ama napalım görev beni bekler.Umarım tatil yapamayan arkadaşlarıma da kısada olsa bir tatil fırsatı doğar.
Sevgiyle kalın.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Özenle seçilmiş doğum günü pastaları kime mi???

Tabikide çiçeğime yani Muhabbet Çiçeğim
Bugün Muhabbet Çiçeğinin doğum günü

İyiki doğdun canım arkadaşım:)))

Her yaşa bir pasta sana ve altında bir dilekle yeni yaşın kutlu olsun.


Ömrün;yıldızlı,buketli,fiyonklu,


yavrulu,saf,temiz,

tatlı,minikli,sevimli,



toz pembe,doğal,açık,


hediyelerle,başarı basamaklarıyla,billur gibi,

planlı,özgür,çiçekli,

sararmadan,mutluluk şemsiyesi açık,bıcırık,

şık,sade,cicili,

mutlu,sağlıklı,uğurlu,

incili,ışıklı ve süslü olsun.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

FIRINDA PATLICAN KEBABI

Bu haftasonu uyuyacam uyuyacam dedim ama sıcaktan en fazla 09:30 'a kadar uyuyabilmişim.Sonrasında ter içinde bir kıvranma ve ammmaaaaan uyanalımda bari bişeyler yapalım,zaman boşa gitmasin dedik ve kahvaltı faslından sonra evdeki son düzltmeleri hallettik artık tamamen yerleştik diyebilirim.İşler bittiğinde karnımızdan gelen zilin eşliğinde mutfağa doğru yol aldım ne var ne yok diye buzdolabının kapağını açtığımda beni pişir diye gözümün içine bakan patlıcanları görünce aldım elime ne pişirsem diye düşünürken aklıma patlıcan kebabı geldi.başladım yapmaya;

Malzemeler;

Orta büyüklükte 4-5 patlıcan
6-7 adet domatez
3-4 adet kırmızı biber
3-4 adet yeşil biber

köftesi için;

600 gr kadar dana kıyma
1 soğan
2 yemek kaşığı biber salçası
göz kararı zeytinyağı,tuz,pulbiber

Yapılışı;

Soğan küçük küpler şeklinde doğranır,kıymanın içerisine salça pulbiber ve çok az zeytinyağı ile beraber konularak yoğurulur.Diğer tarafta patlıcanlar kabuklu bir şekilde enlemesine 3' e bölünür acısını biraz bırakması için tuzlu suda bekletilir.Yeşil ve kırmızı biberler iri bir şekilde doğranır.Domatezler kabuğu soyularak iri dilimler halinde doğranır.Tüm bunlar hazırlandıktan sonra,yuvarlak tepsinin kenarına bir patlıcan bir köfte bir patlıcan bir köfte sırayla dizilir.(köfte şeklinde yapmak zorunda değilsininz iki patlıcan arasına avucunuza aldığınız kıymadan birazcık yerleştirin)ortasına dibe domatesler dizilir,en son olarakta biberler en üste dizilir.Biraz tuz ve pul biber serpilir,bir çaybardağı suyla beraber azıcıkda zeytinyağı gezdirilir,200-250 derecede önceden ısıtılmış fırında 45 dakika kadar pişirlir.




HEPİNİZE AFİYET OLSUN:))))